24 Ekim 2011 Pazartesi

a world without man


Geçen akşam 6 civarı çarşıdan eve dönüyordum. Bir ara fark ettim ki her yeri erkekler işgal etmiş. Bütün restoranlarda, cafelerde, mağazalarda ve kaldırımlarda erkekler vardı. Kendimi hapishanede yürüyor gibi hissettim. Sanki uzun bir zaman kadın görmemişler gibi bakıyorlardı yüzüme. Bir anda far ettim ki o an birisi ağzımı kapatıp beni karanlık bir tarafa çekse gören diğer erkekler bana değil de onla yardım ederlerdi sanırım. O kadar aç bakıyorlardı, ki resmen gözleriyle tecavüz ettiler. Her zaman kendimden emin başım dik yürüyen ben başımı öne eğdim sırf o bakışları görmemek için. Alanya gibi bir turizm bölgesinde bir kadın böyle hissedebiliyorsa şehirlerde ki kadınların halini düşündüm bir an. Her gün iş yerlerinde, otobüslerde hatta sokaklarda tacize uğradıklarını düşündüm. Fark ettim ki gerçekten de kadının adı yok. Dünyadaki suç oranlarını düşünürsek eğer, bana göre %90 erkekler sebep oluyorlar. Tecavüz ediyorlar, hırsızlık yapıyorlar, darp ediyorlar, işkence yapıyorlar, kendilerinden başka hiç bir canlıya saygı göstermiyorlar. Kısacası dünyayı erkekler mahvediyorlar. Her zaman Tanrının en büyük pişmanlığının insanlığı yaratması olduğunu düşünmüştüm ama şimdi erkekleri yaratması olduğunu düşünüyorum. Çünkü dünyanın bu halde olmasının tek sebebi onlar. Bütün kötülüklerin baş rolünde erkekler var. Bu yazdıklarımdan feminist olduğum anlaşıla bilir yada öyleymişim gibi algılana bilir ama değilim. Sadece gözlemlerimi dile getiriyorum.

Neden akşam 6 da bile korka korka evime gidiyorum? Neden erkeklerin gözleriyle tecavüzüne maruz kalıyorum. Ve neden bu üstünlük taslama olayı? Sen beyninin yerini farklı yerinle değiştirdin diye bu onu her gördüğün boşluğa sokabileceksin hakkını mı veriyor? Ya da her gördüğün mini etekli tecavüzü mü hak ediyor? Sen kendine hakim olamıyorsan bunun suçunu ne cüretle başkasına atabilirsin ki?
Hiç bir zaman anlayamayacağım erkeklerin zihniyetlerini, bunun başlıca sebebi de beynimin olması gereken yerde duruyor olması sanırım...