10 Aralık 2009 Perşembe

Siyah bir intihar..


Bugün her zamankinden daha karanlık
Kara bulutlar kaplamış her yeri
Çıldırmışçasına yağıyor yağmur
Camı tekmeliyor adeta
İçeri girmeye çalışıyor
Beni alıp götürmeyi düşünüyordur belki de
İliklerime kadar ıslatıp
Bütün günahlarımdan arındırmayı.
Büyük bir hırsla çarpıyor cama damlalar
Belki de bana bir şey anlatmaya çalışıyorlardır
Ya da durdurmaya...
Umurumda değil ama hiçbir şey
Aklımdaki şeye engel olamaz
Ne çıldırmış damlalar ne de bir başkası

Kendimi seyrediyorum aynada
Üzerimde en sevdiğim siyah elbisem
Elimde saç fırçam
Saçlarımı tarıyorum yavaşça
Gözlerimde anlamsız bir öfke var
Nefretle izliyorum kendi aksimi
Siyah kalemimi alıyorum sonra elime
Olabildiğince siyah yapıyorum gözlerimi
Siyah bakmasını istiyorum etrafa
Sonrada dudaklarımı boyuyorum siyaha
Siyah sözcükler dökülsün istiyorum ağzımı her açışımda
Bir süre izliyorum kendimi
Bu anı ölümsüzleştirmeli diye geçiriyorum içimden
Makinayı ayarlayıp koyuyorum karşıma
O saniyeleri sayarken ben de bitiyorum onunla
Yaşlar süzülüyor gözlerimden bir anda
Siyah damlalar süzülüyor yanaklarımdan
İşte o anda flash patlıyor
Gözlerim kamaşıyor birden bire
Usulca kalkıyorum yerimden
Banyoya sürüklüyor ayaklarım beni
Gözüm küvetin yanına bıraktığım jilette
Yaşlar daha bir şiddetleniyor
Yağmurda öyle.
Bir an içim ürperiyor
Son bir kez daha bakıyorum aynaya
Siyaha boyanmış suratıma
Ve giriyorum küvete sonunda
Ellerimi izliyorum göz yaşlarımla
Titreyen ellerimle tutuyorum jileti
Gözüm kapıda..
Duraksıyorum bir an
Sessizliği dinliyorum
Şimşek aydınlatıyor her yeri
Cama vuran damlaların sesi çınlıyor kulaklarımda
Kesiyorum bir anda bileğimi
Ben de beklemiyordum bu hamleyi
Kırmızıya boyanıyor beyaz fayanslar
Gözlerimi kapatıyorum
Derin bir uykuya dalıyorum sonra
Damlaların sesi duyulmuyor artık
Yağmur durdumu yoksa ?...

9 Aralık 2009 Çarşamba

Renkli..


Gökkuşağım ol benim
renk kat hayatıma
öyle bir gir ki yaşantıma
gözlerim kamaşsın parlaklığından
en çok da kırmızı olsun hayatımız da
kırmızı temsil etsin bizi
kırmızı olsun aşkın adı
dudaklarımızı kırmızı yaksın
kırmızıya bulansın ellerimiz
kırmızı gibi arsız olsun bakışlarımız

gideceğin zaman kırmızıyı da al yanına
sarılar kalsın bana
benzim sarıya bulansın
sarı aksın gözümden yaşlar
ayrılığın adı olsun sarı
unutmanın adı olsun
sarı sarı bak bana son kez
sararıp solsun benliğim
sonbahar gibi..

siyaha boyansın odam
unuttuğunda beni
ölümün rengi olsun siyah
siyaha boyansın dudaklarım
kestiğim her yerimden
siyah dökülsün kanlarım
hayata yumarken gözlerimi
son gördüğüm renk olsun siyah gözlerin..

6 Aralık 2009 Pazar

Hayalle Gerçek arasında...


Gece ansızın uyanıyorum
içimde bitmek bilmeyen bir korku
kalbim de durmak bilmeyen bir çarpıntı var
Ne olduğunu henüz anlayamıyorum
etrafa bakınıyorum sessiz ve korku dolu gözlerle
sanki bir şey çağırıyor beni yanına
hissediyorum ama göremiyorum
birden bir şey geçip gidiyor önümden
önceleri göz yanılması diye düşünüyorum
biraz dikkatlice bakınca aslında öyle olmadığını anlıyorum
odayı koridorun loş ışığı aydınlatıyor sadece
usulca kalkıyorum yerimden
korkuyorum ama deli gibi de merak ediyorum
yavaş ve sessiz adımlarla salona doğru yürüyorum
içimde anlamsız bir korku
yine de engel olamıyorum merakıma
korku dolu gözlerle bir şeyler görmeye çalışıyorum etrafım da
salona giriyorum sonra
her şey bıraktığım gibi
yarım kalan şarabım hala duruyor tezgahta
üşüyünce üstüme aldığım şal da koltukta
her şey normal geliyor o an bana
bir an da bir şey çarpıyor gözüme
bakıyorum dikkatlice ama anlayamıyorum ne olduğunu
daha da yaklaşmak istiyorum
korkuyorum
içimden saçmalama git ve bak bir şey yok diyorum
ama yine de korkuyorum
bilinçsiz bir şekil de salonun ortasına doğru ilerliyorum
ben yaklaştıkça daha bir büyüyor görüntü gözüm de
daha bir korkuyorum
ama yine de ilerlemeye devam ediyorum
tam camın önüne yaklaştığım da gözlerime inanamıyorum
ya ben hala rüya görüyorum yada aklımı kaçırıyorum
camdan bana bakan simsiyah upuzun saçları olan bir kız görüyorum
aslın da gözlerini göremiyorum ama bana baktığını biliyorum
ben de şaşkınlık içinde ona bakıyorum
oradan kaçmam gerek diye düşünüyorum ama kımıldayamıyorum
birinden yardım istemeliyim
ama ağzımı açıp bir şey söyleyemiyorum
adeta donmuş gözlerle ona bakıyorum
oda bana bakıyor
bir an da kımıldadığını fark ediyorum
çok ağır hareketlerle bana yaklaşıyor
kaçıp gitmem lazım
yardım çağırmam lazım
ama yapamıyorum
gözlerimi kapatıp içimden "bu gerçek değil" diye tekrarlayıp duruyorum
korkuyla gittiğini umarak tekrar gözlerimi açıyorum
ama gitmemiş
göremediğim gözlerini üzerime dikmiş
yavaşça bana yaklaşıyor ve ben engel olamıyorum
gözlerimden yaşlar süzülüyor sadece
ne kaça biliyorum ne konuşabiliyorum
orada öylece durmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum
burun burunayız
gözlerimi kapıyorum tekrar ve yalvarıyorum
"ne olur git rahat bırak beni"
ama o ne gidiyor ne de kımıldıyor
sadece bana bakıyor
ne yapacağımı bilemiyorum
o kadar çok korkuyorum ki o an orada ölebilirim
ellerini yavaşça bana doğru uzatıyor
yaşlar daha bir hızlı boşalıyor o an gözlerimden
ellerini yüzüme doğru uzatıyor yavaşça ve yaşlarımı siliyor
o kadar korkuyorum ki ne yapacağımı bilemiyorum
o yüzüme dokununca sonsuz bir huzur doluyor bir an da içime
gözlerimi kapatıyorum yavaşça
o kadar hafifim ki sanki yeniden doğdum
gözlerimi açıyorum tekrar
her yer aydınlanmış
koltukta buluyorum kendimi
yaşadıklarım hayal mi gerçek mi
bilemiyorum..