4 Ekim 2011 Salı

Hayvanları Koruma Günü...


Bugün 4 Ekim Hayvanları koruma günü yıl 2011.

İnsan oğlu var olduğundan beri kendini geliştirmek için çabaladı. Tekerliği bulmaktan, ışığı bulmaya oradan da uzaya gitmeye varan bir başarı gösterdi. Ama maalesef hala kendilerinden güçsüz canlılara zarar vermemeyi, onların da bu dünyada yaşamaya hakkı olduğunu anlayamadılar. Bana göre bizim onlara bu dünyada yaşamaya izin vermemiz değil onların bize izin vermesi gerekirdi. Dünya var olduğundan beri onlar vardı. İnsanlar sonradan yaşam alanlarını işgal ettiler. Bizimle yaşamayı da onlar seçmediler, biz onları bizimle yaşamaya zorladık. Nasıl mı? Evcilleştirerek tabi ki.

Ormanları kendi yaşam alanlarımıza dönüştürüp betonlaştırdık, onlara yaşayacak bir yer bırakmadık. Sonrada fazlalık muamelesi yaptık. İtip kalktık, tecavüz ettik, zehirledik, yaşamamaları için elimizden gelen her şeyi yaptık. Onların da duyguları olduğunu görmezden geldik. Konuşamadıkları için hiçbir şey hissetmediklerini düşündük. O kadar kördük ki, ağladıklarını, istedikleri bir yudumluk sevgiyi, verdiğin kuru ekmek için bile sana nasıl bağlı kaldıklarını göremedik. O kadar kördük ki, nasıl acı çektiklerini göremedik. O kadar kördük ki, bizi gerçekten ve karşılıksız sevdiklerini göremedik. Biz onları itip kalktıkça bizden uzaklaşmadılar yine de inadına sıkıca sarıldılar hayata. Yanlarından geçip gidenlerden tek istedikleri kafalarını okşamalarıydı. Bunu bile çok gördük. Taşlarla kovaladık, yolumuzu değiştirdik yetmezmiş gibi tekmeledik. Onlara aksesuar muamelesi yaptık. Yanımızda süsmüş gibi gezdirdik, ilgi görmeye çalıştık onları kullanarak sonrada daha fazla dayanamayıp sokağa bıraktık. Hiç düşünmedik bile başına gelebilecekleri. Düşüncesizce mahalle aralarında hız yapan arabaları, acımasız taş atan çocukları, belediyelerin attıkları zehirleri. Hiç düşünmedik bu dünyaya geliş sebebimizi. Tanrının bize bahşettiği duyguları. Hoşgörüyü, içtenliği, sevgiyi... Sonsuz sevgiyi...

Her gün binlerce canlı işkence ve acı içinde can veriyor. Buna en çok belediyeler ve çocuklar sebep oluyor. Nasıl mı? Bebekliğinden itibaren çocuklarımızı hayvanlardan uzak tutarak ve korkutarak büyüttük. Yolda gördüğümüz hayvanları kovduk, tekmeledik. Sanki çocuğumuzu yiyecek bir canavar muamelesi yaptık. Sonra o çocuk ayakları yere bastığında sokaktaki hayvanlara işkence etmeye başladı. Kuyruğunu kesti, kulaklarını kesti, tekmeledi, taş attı. Bu yaptıkları için kimse ona kızmadı hatta eline bir sapan verdik, kuşları öldürttük. Sonrada pişirip yemesine izin verdik. Bunlar olurken biz sadece izledik. Sonra o çocuk büyüdü, okudu, adam(!) oldu. Ailesi gurur duydu, övündü çocuğuyla. Belediye başkanı oldu sonrada o çocuk. Yaptığı ilk iş de toplu katliam oldu. Sadece veterinerlerde bulunan çok güçlü bir zehir satın aldı. Satın aldığı kişi de hayvanları iyileştirmek için okumuş sonrada kendine klinik açmış bir veteriner. Sonrada o belediye başkanı tuttuğu adamlarına o zehri tavuk etlerine döktürüp bütün yeşil alanlara atmasını emretti. Onlarda yaptıkları işten hiç gocunmadılar ve görevlerini başarıyla yerine getirdiler. Sonra ne mi oldu? Canı gibi sevdiği, baktığı ve büyüttüğü çocukları yerine koydukları hayvanlarını kaybetti bir kaç aile. Sokaklardaki bütün kediler ve köpekler de dahil olmak üzere, bütün canlılar yok oldu. Bir an da ortalık hayvan mezarlığına döndü. Yarım saat sonra beyaz bir kamyonet onları sanki çöpmüş gibi topladı ve gitti. Geride gözü yaşlı aileler bırakarak.

Yıl 2011 oldu ama hala insan(!) olamadık. Hala "aç o kadar insan varken hayvanlara mı yardım ediyorsunuz" diyenler var. Hala anlayamadılar ve anlamak istemiyorlar onların ne oy verme hakkı, ne sosyal güvenceleri nede bir sendikaları olmadığını. Onların bize nasıl muhtaç oldukları. Biz verirsek yediklerini vermezsek aç kalıp seslerini çıkarmadıklarını. Anlayamıyorlar nasıl kocaman bir kalpleri olduğunu.

Şimdi tek yapmamız gereken onlara doğru bir adım atmak. Merak etmeyin sizin attığınız o bir adıma koşarak karşılık vereceklerdir. Belki dünyayı kurtaramayız ama bir canı kurtarsak, karnını doyursak yetmez mi? Gece huzurla girmez miyiz yatağımıza. Var olduğumuzdan beri doğru bir şey yapmanın sevinciyle övünmez miyiz. Bunu başarmak çok zor değil. İlla evinize de almanıza gerek yok. Eski bir kaba su ve yemek koyup hayvanların çok olduğu yerlere koymanız yeterli. Yoğurt kabı bile işinizi görür. Evdeki artık yemeklerinizi çöpe dökmektense bir canlının karnını doyurmasını sağlayabilirsiniz. Bu çok zor olmasa gerek öyle değil mi?

Herkesin hayvanları koruma günü kutlu olsun!...